deyimler sözlüğü Bir nerededir.com sitesi!

deyim mi arıyorsunuz?

deyimler sözlüğümüzden bulup getirelim!

Türkçe Deyimler Sözlüğü

ağız deyimleri

soru çözümleri


Deyimler sözlüğümüzde bulunan, ağız ile ilgili, içinde ağız kelimesi geçen, ağız kavramını barındıran, sizler için seçilmiş ve hazırlanmış deyimlerin listesi aşağıdadır.

Deyimlerin üzerine tıklayarak anlamlarını, detaylı açıklamalarını, kullanım örneklerini ve günlük hayatımıza yansımalarını inceleyebilirsiniz.

Ve asla unutmuyoruz, dahi anlamındaki -de ve -da ayrı yazılır ;)

» ağız sözcüğünün anlamı nedir?

» ağız sözcüğünün ingilizce tercümesi

» ağız kelimesi ne demek?

ağız kelimesi ya da kavramı ile ilgili deyimler

Deyimler (52)

  • ağız açmamak deyimi

    söylemesi beklendiği halde hiçbir şey söylememek. örnek: Olmadık şeyler söylediler de o ağız açmadı.

  • ağız açtırmamak deyimi

    durmadan konuşarak başkalarının da bir şeyler söylemesine olanak bırakmamak, çok konuşmak. örnek: Bir karısı var, insana ağız açtırmaz.

  • ağız ağıza vermek deyimi

    iki kimse bir topluluk içinde oldukları halde, birbirleriyle iç içe bir biçimde, kendi aralarında gizli bir konuşmaya dalmak. örnek: İkisi ağız ağıza vermişti, ne konuştular bilmem.

  • ağız aramak deyimi

    birinin bir konuda ne düşündüğünü, isteğinin ya da kararının ne olduğunu vb. öğrenebilmek ereğiyle, ondan ipucu alabilecek bir yolda konuşmak.

  • ağız burun birbirine karışmak deyimi

    kavga, sarhoşluk, öfke, yorgunluk gibi nedenlerle yüz yara bere içinde olmak ya da yüzde yorgunluk izleri görülmek.

  • ağız dalaşı deyimi

    karşılıklı kötü şeyler söyleyerek yapılan kavga. örnek: Gerekli gereksiz, ikide bir ağız dalaşına dalarlardı.

  • ağız değişikliği deyimi

    yemeğin çeşidini değiştirme işi. örnek: Bugün bir ağız değişikliği yapalım, dolma yiyelim.

  • ağız değiştirmek deyimi

    eskiden söylediğinin tersini söylemeye başlamak.

  • ağız dil vermemek deyimi

    (1) (hasta) çok ağırlaşarak bir şey söyleyemez olmak. (2) susup durmak, hiçbir soruya yanıt vermemek. örnek: Onca üsteledik, ağız dil vermedi.

  • ağız dolusu küfür deyimi

    birbiri ardınca sıralanan, bol ve ağır küfür.

  • ağız eğmek deyimi

    birinden bir şeyi yalvarırcasına istemek. örnek: Böyle şeyler için ona buna ağız eğmek sana yakışmaz.

  • ağız kalabalığı deyimi

    birbiri ardınca söylenen, birbirini tutmayan, konu dışı ve gereksiz sözler.

  • ağız kalabalığına getirmek deyimi

    konu dışı, gereksiz ve çok şeyler söyleyerek karşısındakini şaşırtıp amacına ulaşmak. örnek: İnsanı ağız kalabalığına getirmeyi çok becerir, onun için dikkatli ol.

  • ağız kavafı deyimi

    çok geveze.

  • ağız kavgası deyimi

    karşılıklı kötü şeyler söyleyerek yapılan kavga. örnek: Gerekli gereksiz, ikide bir ağız dalaşına dalarlardı.

  • ağız kokusu deyimi

    bir kimsenin katlanılmaz tutum ve davranışı. örnek: Şunun bunun ağız kokusuna aldırmıyor.

  • ağız kullanmak deyimi

    duruma, ortama göre söz söylemek ya da sözünü ereğine göre ayarlamak. örnek: Onlarla görüşürken, sen ne ağız kullanırsan ben ona uyarım.

  • ağız satmak deyimi

    (1) Yapamayacağı bir işi yapabilecekmiş gibi konuşmak.

    (2) Yüksekten atmak.

    Örnek : Öyle ağız satmakla olsa herkes kral olur.

  • ağız sulandırmak deyimi

    imrenmesine yol açmak, imrendirmek. örnek: Bir görsen, ağız sulandırmak için sanki, çok güzel bir şey.

  • ağız şakası deyimi

    sözle yapılan takılma. örnek: Kimileri ağız şakasını pek sever.

  • ağız tadı deyimi

    bir topluluk içindeki dirlik düzenlik, iyi geçinme durumu. örnek: Ailenin ağız tadı bozulmasın diye çalışıyorum.

  • ağız tadıyla deyimi

    (1) tadını, lezzetini duyumsayarak. örnek: Şu yemeği ağız tadıyla bir yiyelim de... (2) rahatlık, dirlik düzenlik içinde, içine sine sine, huzurla, örnek: Yeni bir ev almışsınız, ağız tadıyla oturun.

  • ağız tamburası çalmak deyimi

    (1) soğuktan çenesi titreyerek dişleri birbirine vurmak. örnek: Sokaktan geldiğinde ağız tamburası çalıyordu, şimdi düzeldi. (2) birini sözle oyalamaya ya da avutmaya çalışmak, ör .Sabahtan beri bana ağız tamburası çalıyorsun, konuya gel.

  • ağız tatsızlığı deyimi

    bir topluluk içindeki huzursuzluk, dirliksizlik, dirlik düzensizlik, geçimsizlik durumu. örnek: Bir evde ağız tatsızlığı olursa o ev ev olmaktan çıkar.

  • ağız tıkamak deyimi

    konuşma olanağı vermemek. örnek: Böyle ağız tıkamak olur mu?

  • ağız yapmak deyimi

    karşısındakine gerçeği söylemekten kaçarak dolambaçlı konuşmak. örnek: Bize ağız yapıyor.

  • ağız yaymak deyimi

    açık seçik konuşmaktan kaçınmak. örnek: Böyle ağız yaymakla nereye varacaksın?

  • ağız yoklamak deyimi

    birinin bir konuda ne düşündüğünü, isteğinin ya da kararının ne olduğunu vb. öğrenebilmek ereğiyle, ondan ipucu alabilecek bir yolda konuşmak.

  • ağız yoklamak deyimi

    birinin bir konuda ne düşündüğünü, isteğinin ya da kararının ne olduğunu vb. öğrenebilmek ereğiyle, ondan ipucu alabilecek bir yolda konuşmak.

  • ağızbirliği etmek deyimi

    bir konuda aynı şeyleri söylemek için anlaşmak, önceden anlaşarak aynı şeyleri söylemek. örnek: Tanıklar ağızbirliği etmiş gibi konuşmuşlardı.

  • ağızda dağılmak deyimi

    (yiyecek bir şey) çok iyi pişmiş ve lezzetli olmak. örnek: Bir börek pişirmiş, ağızda dağılıyordu.

  • ağızda sakız gibi çiğnemek deyimi

    bir düşünceyi ya da bir sözü yineleyip durmak.

  • ağızdan deyimi

    sözlü olarak, sözle. örnek: Ağızdan uyarı onu etkilemez, yazılı uyarı gerekir.

  • ağızdan ağza deyimi

    biri ötekine, o da bir başkasına söyleyerek, dilden dile. örnek: Olay ağızdan ağıza yayılmıştı.

  • ağızdan kapmak deyimi

    başkalarının konuşmasından yarım yamalak bilgiler edinmek. örnek: Ağızdan kapmayla gereğince öğrenme bir olur mu hiç?

  • ağızdan laf almak deyimi

    öğrenilmesi gereken bir şeyi, ustalıklı konuşmalarla, ona sezdirmeden öğrenmek.

  • ağızdan laf çekmek deyimi

    öğrenilmesi gereken bir şeyi, ustalıklı konuşmalarla, ona sezdirmeden öğrenmek.

  • ağızlara düşmek deyimi

    herkesin ağzında konuşulur olmak, ağızlara düşmek, dedikodu konusu olmak. örnek: Bu işte ağızlara düşmek te var.

  • ağızlara layık deyimi

    (yiyecek için) çok lezzetli, çok güzel. örnek: Bir börek geldi, ağızlara layık, kapıştık.

  • ağızlara sakız olmak deyimi

    herkesin ağzında konuşulur olmak, ağızlara düşmek, dedikodu konusu olmak. örnek: Bu işte ağızlara sakız olmak da var.

  • ağızları bir deyimi

    hepsi de aynı şeyleri söylemek üzere anlaşmış. örnek: Baktım ağızları bir, üstelemedim.

  • ağızları uymak deyimi

    doğruluğundan kuşku duyulan bir konuda birkaç kişinin söyledikleri birbirini tutmak. örnek: Hepsinin ağızları uyuyor, gerisini araştırmak gereğini duymadık.

  • ağızlık açmak deyimi

    bir şeye başlangıç yapmak.

  • ayran ağızlı deyimi

    (1) arg. aptal, böl, budala, sersem. (2) ha. boşboğaz, geveze.

  • bir ağızdan deyimi

    hep birden, hep birlikte, beraberce. örnek: Kalabalık, bir ağızdan konuşmaya başladı.

  • cıvık ağızlı deyimi

    ha. (1) sır saklamayan (kimse). (2) geveze.

  • çanak ağızlı deyimi

    (1) ağzı büyük (kimse). (2) sır tutmaz (kimse).

  • dil ağız vermemek deyimi

    (hasta) kendinden geçmiş, konuşamaz bir durumda olmak, çok ağır hasta olmak. örnek: Çocuk iki gündür dil ağız vermeden yatıyordu.

  • gevşek ağızlı deyimi

    (1) sır saklamayan. (2) geveze, boşboğaz.

  • şom ağızlı deyimi

    Hemen her olayı kötüye yoran, kötü şeyler olacağını söyleyen, ileri sürdüğü ihtimallerin gerçekleşmesinden korkulan kimse.?Milleti korkutup durma, kapa şu şom ağzını da rahatlayalım.?

  • yarım ağızlı deyimi

     İsteksizce, istemeye istemeye, gönülsüzce (söylemek).?Demek sizi de yarım ağızla davet ettiler.?

  • yarım ağızlı söylemek deyimi

     İsteksizce, istemeye istemeye, gönülsüzce (söylemek).?Demek sizi de yarım ağızla davet ettiler.?

Rasgele Deyim Videosu


Kavrama Göre Rasgele Deyimler

Kavramlar - 1 (6)

Kavramlar - 2 (6)


matematik soru çözümleri

Deyim Kategorileri

Futbol Deyimleri

Birçoğumuzun en büyük tutkusu olan futbol ile hayatımıza giren deyimleri sizler için derledik...

Bilgisayar Deyimleri

Programlama algoritmalarının kodlanırken kullanıldığı programlama dili kavramlarını ve veri tabanı dili SQL...

Sağlık Deyimleri

Madem bu hayatta önce sağlık geliyor, o halde sağlıkla ilgili onlarca deyim de deyimler sözlüğümüzde yer al...

Motorcu Deyimleri

Hobisi motor olan motorsiklet düşkünlerinin kendi aralarında sıklıkla kullandıkları enteresan deyimlerin listesini...

Politika Deyimleri

Hayatımızın olmazsa olmazı, siyaset, politika ile ilgili jargonda yer alan deyimleri sizler için etüt edip, derleyerek...

Haber Deyimleri

5N-1K gibi en çok bilinen bir deyimin içinde bulunduğu haberler kategorisinde bakalım ilginizi çekecek başka ne deyimler yer...

Spor Deyimleri

Günlük hayatımızın vazgeçilmezlerinden birisidir spor. Hem sağlık için hem de görünümümüz için elzemdir spor yapmak. Futbol dışında...

Müzik Deyimleri

Ruhun gıdasıdır dediğimiz müzik ile ilgili günlük hayatımızda yer alan nice deyimler, nice sözler jargona girmiştir....

Alışveriş Deyimleri

Gel vatandaş gellll diye başlar alışveriş deyimlerimiz. Özellikle bayanları yakından ilgilendiren, damping, indirim, sezon sonu, seri sonu ve daha neler neler...


müzik listeleri

Rasgele Deyimler - 1 (4)

Rasgele Deyimler - 2 (4)


ingilizce tercümesi

En Çok Aranan Deyimler - 1 (8)

En Çok Aranan Deyimler - 2 (8)


müzik klipleri

İngilizce Deyim Örnekleri - 1 (3)

  • It's raining cats and dogs.

    Bardaktan boşanırcasına yağmur yağması.

  • A storm in a teacup.

    Bir kaşık suda fırtına kopartmak.

  • That ship has sailed.

    O treni kaçırmak. Çoook geç kalınması.

İngilizce Deyim Örnekleri - 2 (3)

  • Come rain or shine.

    Her ne olursa olsun.

  • Calm before the storm.

    Fırtına öncesi sessizlik.

  • Have your head in the clouds.

    Aklı bi karış havada olmak.